(s). şans eseri olan. by chance tesadüfen, kazara. on the chance that ümidiyle. take one's chances talihe bırakmak. the chances are muhtemelen.
chance-medley
(i)., (huk). meşru müdafaa sırasında adam öldürme
kasıtsız cinayet.
chancel.mp3
chancel
(i). kilisede mihrabın yanında bulunan din adamlarına mahsus bölme.
chancellery
(i). rektorlük
kançılarya, sefaret kançılaryası.
chancellor.mp3
chancellor
(i). yüksek rütbeli hakim veya diğer devlet memuru
saray katibi
rektör
(Almanya'da) şansölye, başbakan. Chancellor of the Exchequer ingiltere'de Maliye Bakanı. Lord Chancellor ingiltere'de Lordlar Kamarası Başkanı ve Adalet Bakanı. chancellorship (i). yüksek rütbeli yargıçlann görev veya rütbesi.
chancery.mp3
chancery
(i). adalet ve eşitlik kurallarını uygulayan mahkeme
adalet ve eşitlik davası
rektörlük
arşivler. in chancery (huk). yüksek mahkemede görülmekte olan