Dictionary.gen.tr

 

Result of English - Turkish dictionary

 
pulchritude
  • i. güzellik, zarafet. pulchritu'dinous s. güzel, zarif.
 
pule
  • f. çocuk gibi ağlamak, ağlamsamak, ağlamsayarak şikayet etmek. puling s. mızmız, ağlamsık.
 
pull
  • f. çekmek
  • koparmak
  • sürüklemek
  • leh. yolmak (tüy); matb. (prova) çıkarmak
  • (argo)(bıçak veya silah) çekmek
  • topu eğri meydana getirecek şekilde atmak
  • (kürek) çekmek
  • girmek, gelmek
  • bir yudum içmek, bir nefes çekmek. pull a long face surat asmak. pull a muscle adaleyi incitmek. pull apart çekip ayırmak. pull away çekip ayırmak, çekmek
  • çekilip ayrılmak. pull down yıkmak
  • moralini bozmak, üzmek. pull for yardım etmek, desteklemek
  • k.dili bağlılığını bildirmek. pull in one's horns daha dikkatli olmak. pull off çekip çıkarmak
  • (argo)başarıyla yapmak, başarmak. pull oneself together kendine gelmek, kendine hakim olmak. pull one's leg aldatmak. pull one's punches hızla vurur gibi görünmek. pull one's rank üs- tünlüğünü kabul ettirmek. pull one's weight gerekli gayreti sarfetmek. pull out çekip çıkarmak
  • ayrılmak. pull strings tesir ettirmek, piston kullanmak. pull through paçayı kurtarmak. pull together işbirliği yapmak
  • elde bulunanlardan meydana getirmek. pull to pieces paramparça etmek. pull up ileri gitmek
  • kökünden çekip çıkarmak
  • durmak. pull up stakes ilgisini kesip gitmek.
  • i. çekiş, çekme
  • tutamaç
  • dayanıklık
  • kürek çekme
  • (argo) iltimas, kayırma, piston, arka
  • (argo) bir içim (puro, pipo); uğraşma, gayret
  • gerilim
  • matb. prova. have pull arkası olmak, mahkemede dayısı bulunmak.
 
pullet
  • i. piliç, yarga.
 
pulley
  • i., fiz. makara
  • mak. kasnak.
 
pullman
  • i. Pullman car tic. mark. rahat koltuklu lüks vagon
  • yataklı vagon.

Permalink to this page 

 

© 2008 Dictionary.gen.tr - All rights reserved.