(i.) kızmemesi, altıntop, greypfrut, bir çeşit ağaçkavunu, şatok
(bot.) Citrus grandis.
shade.mp3
shade
(i.), (f.) gölge
karanlık, gölgelik yer
siper, perde
ölünün ruhu, tayf, hayalet
renk tonu
derece, gömlek
ayırtı, nüans
(f.) göIgelemek, üzerine gölge düşürmek
saklamak, gizlemek
muhafaza etmek
karartmak
resme göIge vermek
rengi derece derece açılmak veya koyulaşmak. shade off fiyatını biraz kırmak
hafif bir değişiklikle bir renk veya anlamdan bir diğerine geçmek. a shade better biraz daha iyi, bir gömlek daha iyi. all shades of thought bütün farklı fikirler. the shades ölüler diyarı. shad'ing (i.) gölgelik
resimde gölgeler yapma
ayırtı.
shadoof
(i.) su kaldıracı.
shadow.mp3
shadow
(i.), (f.) göIge, karanlık
resmin göIgeli yeri
yansı, akis
hayal, şekil
birinin peşinden ayrılmayan kimse, kuyruk
gözcü, dedektif
eser, iz
tayf, hayalet
(f.) gölgelemek, gölge düşürmek
karartmak
göIgesi gibi peşinden ayrılmayarak gizlice gözetlemek. shadow forth ima etmek, dokundurmak. without a shadow of doubt en ufak bir şüphe olmadan. worn to a shadow çok zayıflamış, çirozlaşmış bir deri bir kemik kalmış. shadowy (s.) gölgeli, karanlık