bağlaç ki, diye. in that mademki. O that... Keşke...
(zam.), (s.), (z.) (çoğ. those) o, şu
(s.) o, adı geçen, mezkür
(z.) öyle, o kadar that is, that is to say yani. That's that. İşte o kadar. Başka söz istemez. that way ondan dolayı
o durum: Mary and John are that way about each other. Mary ile John birbirlerine abayı yakmışlar. all that o kadar. at that artık, bu durumda. for all that buna rağmen. so that ki, diye.
thatch.mp3
thatch
(i.), (f.) dam örtüsü olarak kullanılan saz veya saman
yaprakları dam örtüsü olarak kullanılan birkaç çeşit hurma ağacı
(f.) saz veya yapraklarla dam kaplamak. thatching (i.) damı sazla kaplama