Dictionary.gen.tr

 

Result of Ottomans Turkish dictionary

 
dağdağa
  • Gürültü. Iztırab. Boş yere telâş ve zorluklar.
  • Tereddüt etmek, karar verememek.
  • Gıcıklamak.
 
dağdar
  • f. Pek acıklı, üzüntülü.
  • Gönlü yaralı.
  • Kızgın demirle nişan vurulu. Damgalı. (Milletimde ihtilâf u tefrika endişesi Kûşe-i kabrimde hattâ bi-karar eyler beni, İttihadken savlet-i a'dâyı def'a çâremiz, ittihad etmezse millet, dağdar eyler beni.) Yavuz
 
dağdar-ı teessüf
  • Çok acı olup, teessüf edilen.
 
dağıstan
  • f. Dağlık yer.
  • Kafkasya'nın kuzeydoğusunda ve Hazer Denizi'nin batı kıyılarında bulunan bir bölgedir ki, eskiden buraya Albanya denirdi.
 
dağıt
  • Emin.
  • Nâzır, bakan.
  • Şiddet veren.
  • Üzüm toplamada kullanılan âlet.
 
dağvari
  • f. Dağ gibi, dağ cesametinde. Dağ büyüklüğünde. Dağa benzer surette.

Permalink to this page 

 

© 2008 Dictionary.gen.tr - All rights reserved.