Dictionary.gen.tr

 

Result of Turkish - Turkish dictionary

 
akmak
-ar (nesne almayan fiil, -e durum ekiyle kullanılan fiil)
  • Sıvı maddeler veya çok ince taneli katı maddeler bir yerden başka bir yere doğru gitmek
    "Eskiden Sakarya, bu köprünün altından akarmış." - S. F. Abasıyanık
  • Bu gibi maddeler aşağıya, yere düşmek.
  • Sıvı bir madde bir yerden çıkmak.
  • Bir kap veya bir yer, içindeki veya üstündeki sıvıyı sızdırmak.
  • Art arda ve toplu olarak gitmek
    "Öfkeli insanlar, el ele, omuz omuza Taksim'e doğru akıyorlardı." - Y. Z. Ortaç
  • Kumaş yıpranıp iplikleri erimeye başlamak
    "... çarşafın kumaşı da yer yer akmış, buruşmuştu." - R. H. Karay
  • Boya birbirine karışmak.
  • Sürüp gitmek
    "Nedim divanında bir kaside vardır, müjgân üstüne, hicran üstüne, umman üstüne kafiyeleri ve redifleriyle akar." - Y. K. Beyatlı
  • (mecaz) Zaman çabuk geçmek.
  • (mecaz) Karışmak, katılmak.
  • (argo söz) Çabucak savuşmak, ortadan kaybolmak.

Permalink to this page 

 

© 2008 Dictionary.gen.tr - All rights reserved.