Dictionary.gen.tr

 

Result of Turkish - Turkish dictionary

 
bekleme
isim
  • Beklemek işi
    "Pencere kapandıktan sonra aynı hareketsizlik ve bekleme devam etti." - N. S. Örik
  • Vakit öldürme
    "Ağzında piposu, ayaklarını uzatmış, pineklemekle bekleme arası oturuyordu." - Ç. Altan
 
bekleme odası
isim
  • Bekleme salonu.
 
bekleme salonu
isim
  • Doktor, avukat vb. ile görüşme öncesinde oturulan yer, bekleme odası
    "Bir keresinde bekleme salonunda sırasını bekliyor, içeriden şişe patlar gibi kahkaha!" - A. İlhan
  • Herhangi bir taşıtı beklemek için gelenlerin oturdukları yer.
 
bekleme süresi
isim, hukuk
  • Evliliği sona ermiş kadının yeniden evlenebilmesi için aradan geçmesi gereken süre.
  • (mecaz) Görüşme kararının alınması ile görüşmenin yapıldığı ana kadar geçen süre.
 
bekleme yeri
isim
  • Bir kimseyi beklemek için ayrılan bölme.
  • Herhangi bir taşıtı beklemek için ayrılan bölme.
 
beklemek
(nesne almayan fiil)
  • Bir iş oluncaya, biri gelinceye değin bir yerde kalmak, durmak
    "Arkadaki tramvaylar dizi olmuş, bekliyorlardı." - H. Taner
  • ((-i durum ekiyle kullanılan fiil)) Süre tanımak, acele etmemek
    "Demin orada oturdum, senin uyanma saatini bekledim." - R. H. Karay
  • ((-i durum ekiyle kullanılan fiil)) Bir şeyi, bir kimseyi gözetmek, korumak, muhafaza etmek.
  • ((-i durum ekiyle kullanılan fiil, -den durum kiyle kullanılan fiil)) Ummak
    "Nikâhtan bu kadar keramet bekleme!" - P. Safa
  • Karşılaşma ihtimali bulunmak
    "Sabri gittikten sonra Basire, ondan gebe kalmış olmaktan korkarak bekledi." - M. Ş. Esendal
  • Aramak, istemek
    "Bu tecrübeli deniz kurdunun muhakkak bir beklediği var." - F. F. Tülbentçi
  • Oyalanmak.

Permalink to this page 

 

© 2008 Dictionary.gen.tr - All rights reserved.