Dictionary.gen.tr

 

Result of Turkish - Turkish dictionary

 
sert
sıfat
  • Çizilmesi, kırılması, buruşması, kesilmesi veya çiğnenmesi güç olan, pek, katı, yumuşak karşıtı.
  • Esnekliği az olan, kolayca eğilip bükülmeyen
    "Tabakanın sert yaylı kapağını tak diye kapatıyor." - T. Buğra
  • Kolay dayanılmayan, zor katlanılan, etkili, yumuşak karşıtı.
  • Güçlü kuvvetli
    "Kapıyı kapadı, döndü, sert adımlarla ilerledi." - M. Ş. Esendal
  • Sarsıcı niteliği olan, çarpıcı, keskin, hafif karşıtı.
  • Bağışlaması, hoşgörüsü olmayan
    "Birçokları beni dik ve sert olduğum için belki sevmiyorlardı." - M. Ş. Esendal
  • Gönül kırıcı, katı, ters
    "... sarardı, dudakları titredi, ama adam sert bir davranışla kadehi kadının eline tutuşturdu." - H. E. Adıvar
  • (mecaz) Hırçın, öfkeli, hiddetli, gönül kırıcı
    "Zaten Atatürk'ün ne vakit öfkesine kapılarak herhangi bir kimseye karşı herhangi bir sert harekette bulunduğunu kim hatırlar?" - Y. K. Karaosmanoğlu
  • (mecaz) Titizlikle uygulanan, sıkı.
 
sert buğday
isim, botanik
  • Kırma ve öğütmeye karşı daha dirençli olan yoğunluğu diğer buğdaylara göre daha yüksek bulunan ve tane kesiti camsı görünen buğday.
 
sert damak
-ğı isim, anatomi
  • Damağın ön bölümü.
 
sert doku
isim, anatomi
  • Gergin görünümlü esnek doku.
 
sert su
isim
  • Kireç derecesi yüksek su.
 
sert tabaka
isim, anatomi
  • Göz akı.
  • (jeoloji) Toprak yüzeyine yakın bir yerde bulunan, kökler ve suyun o bölüme girişini engelleyen yoğun tabaka.

Permalink to this page 

 

© 2008 Dictionary.gen.tr - All rights reserved.